#istanbul #Kadikoy #Bakirkoy #Beylikduzu #Nisantasi #Fatih #Mecidiyekoy #Sisli #Psikolojik #Danışmanlar,#Psikologlar,#Pedagoglar,#Psikiyatristler,#Aile #Evlilik #Çift #Terapisti,#Terapileri,#Çocuk #Psikoloğu,#Randevu #Telefonu 0533 373 81 23 ve 0544 7243650

YAŞAM KOÇLARI 

TELEFON: 0505 767 58 85

  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam47
Toplam Ziyaret407407
Üyelik Girişi
Yaşam Koçları
Aile Evlilik Çift Terapisti Fulya Güner 0533 373 81 23
OKB’nin Nedenleri..

Aile ve Çift Danışmanı Psikologataknşahin 05057675885
Anksiyete ve baş etmenin yolları

BARIŞ YILMAZ
- ANLAŞILMAK İSTEYEN KADIN NE YAPMALI –

Bireysel Aile Psikolog Fulya Beyribey +90 (546) 932 46 24
ÇOCUK VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Dr. Mehmet A. Eroğlu Yaşam-Eğitim Koçu 0544 7243650
İkigai

Emine Nalan Özelol Yazar Şair
Yaşamın Kenarında Bir Nehir

evlilik cinsel terapist nesrin örek 05057675885
Cinsel isteksizlik nasıl ele alınmalı ve tedavi edilmelir?

istanbuldanışmanlık ve koçluk merkezi psikolog pedagog 05057675885
DEHB OLAN ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENLERİNE VE VELİLERİNE ÖNERİLER

İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS

istanbul yaşam koçu 05321583555
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET

Kişisel gelişim testleri 05057675885
- Başkalarıyla Yaşayabilme Testi - Hz. İsa ile ilgili şöyle bir hikaye vardır: Hz. İsa ve havarile

MyLife Yaşam Koçları Merkezi 0544-7243650
Koçluk Nedir? Koçlar nasıl bir fark yaratır? İnsanlar hayatlarında kendi çabalarıyla değişiklik yapm

Nimet RAMOĞLU
FARKINDALIK NEDİR?

Psikolog Nagehan Erçakar
PSİKOLOG VE PSİKİYATRİST KİMDİR?

Psikolog Buse Yeğin
YEME BOZUKLUĞU NEDİR?

Psikolog Hulya Aydoğan 0532 158 35 55
NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

psikolog pedagog aile ve çift terapisi
Dr. Psk. Aile Evlilik Çift Danışmanı Ekrem ÇULFA hakkında yazılan yorum, tavsiye, öneri ve faydalar

Psikolojik Danışman FURKAN ÇULFA 05057675885
Verimli Ders Çalışma için 10 Madde

Sinem SAYIŞMAN PSK.DANIŞMAN0533 373 81 23
METROPOLİTAN OKUL OLGUNLUK TESTİ

Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885
İntihar

Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA 05557493919
PANDEMİ DÖNEMİ ETKİLERİ

Uzman Klinik Psikolog Şakir ERNAS
Kendi Varlığını Duyurma Haykırışı: Saldırganlık ve Kızgınlık

Uzman Klinik Psikolog Büşra GÜNEŞ
ERTELEMECİLİK DAVRANIŞI İLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Uzman Klinik Psikolog Osman İlhan
Psikoterapide insani ilişkinin kurulması

Uzman Klinik Psikolog Pegadag Bağdat Caddesi Nişantaşı Beşiktaş
BOŞANMALAR ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYOR?

uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu

Uzman Psikolog Gülşah Babaoğlu
Profesyonel yardım alanların ve bu desteği veren Çocuk Ergen Psikologu, Çocuk Ergen Pedagogu 3

Uzman Psikolog Hakan Özbayis-0532 496 09 66
Hamilelik Mükemmeldir

Yasam Koçu Öğrenci Koçu SİNAN SEYFİ YETKİNER
İSTİFÇİLİK BOZUKLUĞU

Yaşam Koçları istanbul psikoterapi merkezi 0533-3738123
5 Yaş Çocuğu

Yaşam Koçu Ayşim Çulfa 05333738123
UZUN İLİŞKİLERİN SIRLARI NELERDİR ?

Yaşam Koçu Psikolojik Danışman Psikoterapi 0533-3738123
Yaşam Koçu Kimdir? Psikolog Kimdir? Pedagog Kimdir? Terapist Kimdir? Psikiyatrist Kimdir?

Yaşam Koçu Randevu 0544-7243650
Koçluğa İhtiyacım Var mı? Aşağıdaki 25 soruyu evet veya hayır şeklinde cevaplayınız. Evet cevapların

YAŞAMVEAİLEKOÇUDİLRUBAGÜNDÜZ 05301642034
ŞİDDET, ZULÜM VE KATLİAMIN HER TÜRLÜSÜNE SON

yaşam ve finans koçu
Yaşam Koçu Kimdir?

Uzman Klinik Psikolog Pedagog Üsküdar 0505 767 58 85 Randevu Telefonu
Zaman zaman bedenimizin klima sistemi bozulabiliyor değil mi?

istanbul Acibadem Kadikoy Eğitim Koçları 0216-3476003
Çocuklara Matematiği,Geometriyi Sevdirme Yolları

istanbul Üsküdar Öğrenci Koçları 0544-7243650
Öğrenci Koçlarımızın Öğrencilere Katkıları

Yaşam Koçu,İlişki Koçu Göksel Eren
HAYAT SİZİ DEĞİL,SİZ HAYATI YÖNETİN

Doç. Dr. Muhsin Yılmazçoban
GERÇEK AŞK NEDİR?

Aile Evlilik Çocuk Psikologlar Pedagoglar 0533-3738123
DUYGUSAL İNTİHAR NEDİR? DUYGUSAL İNTİHAR İLE BAŞETME YOLLARI NELERDİR?

Çocuk Ergen Psikoloğu 0544-7243650 Aile,Öğrenci,Yaşam ve Eğitim Koçu
KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Profesyonel Koç Yeşim Ayhan Kuzu
Bilinçaltınızı Theta Healing tekniği ile programlamaya ne dersiniz?

Psikolojik Destek Randevu Psikolojik Danışman 0533-3738123
Stres Nedir? Trafikte Stres Nedir? Nasıl Başa Çıkılır?

Psikolog Esra Gökcen
Sınav kaygısı nasıl yatıştırılır?

Yaşam Koçları 0533-3738123
Yaşam Koçları Ne İş Yapar ve Yaşam Koçluğu Nedir?

Site Menüsü
Özel Ders Veren Öğretmenler,02163476003

Hava Durumu
Uzman Klinik Psikolog Gülten Demirdöven, 05447243650
Öğrenci Koçu ve Eğitim Koçlarıyla Tanışın 0544-7243650

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Site Haritası
Takvim
Cinsel Terapistler,0533-3738123

Saat

istanbul My Life Koçluk Merkezi 0533 373 81 23
Başarı Antrenörü Başar Kansay
İstanbul'un 39 ilçesindeki Başarı Antrenörü Psikologlar Pedagoglar Yaşam Koçları hakkında öğrenmek istediğinzi her şey burada: Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Beykoz, Çatalca, Çekmeköy, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Sultanbeyli, Sultangazi, Şile, Şişli, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Zeytinburnu,Adalar, Arnavutköy 0533 373 81 23
uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
sabihaisik@outlook.com
Mevsimsel depresyon nedir?
31/12/2021

Mevsimsel depresyon nedir?

Depresyon, son yıllarda çok sık karşılaştığımız bir ruhsal bozukluk haline geldi. Bu kadar çok sık görülüyor olması aslında bir ruhsal grip olarak da adlandırılmasına neden oldu. Günümüzde her beş kişiden neredeyse bir tanesi depresyon tanısı almaktadır.

Depresyon neden ortaya çıkıyor?

Depresyon tek yönlü bir hastalık değil aslında tek bir sebebi yok. Çeşitli biyolojik faktörler, genetik faktörler, çevresel ya da psikolojik faktörler etkili olabiliyor. Genetik faktörlere baktığımızda tek bir geni bunda suçlu tutamayız açıkçası. Birden fazla genin depresyon üzerinde etkili olduğunu söyleyen araştırmalar bulunmakta. Ailede eğer depresyon tanısı almış bireyler varsa bu doğal olarak gen yolu ile aslında sizlere de geçmiş oluyor ancak bu durum illaki sizin de hasta olacağınız anlamına gelmemektedir. Sadece depresyona girme riskinizi arttıran bir durum söz konusudur.

Biyolojik faktörler:

Çeşitli hormonal değişiklikler depresyon belirtilerini ortaya çıkartabiliyor. Bazı tiroid hormonlarının düzensiz çalışması, fazla salgılanması ya da az salgılanması, kalp rahatsızlıkları, çeşitli nörolojik bozukluklar gibi sağlık sorunları depresif belirtileri ortaya çıkartabiliyor. Bu noktada eğer bu belirtilerin önüne geçilemezse depresyon tanısı konulması için bir zemin hazırlanmış oluyor.

Bazı rahatsızlıklar için kullanmış olduğumuz ilaçların aslında yan etkileri bulunmakta. Çeşitli depresif belirtileri ortaya çıkarabiliyor. Bu ilaçlar bazen daha hüzünlü yapabiliyor. Daha çökkünlük, kronik yorgunluk yaratabiliyor, uyku ya da yeme alışkanlıklarımızı etkileyebiliyor. Aslında bu saymış olduğumuz şeyler de depresyonun belirtileri arasında yer alıyor. Bu noktada eğer bunlar tespit edilemez ve bu yan etkilerin önüne geçilemezse kişi depresyona doğru gidiyor demektir.

Çevresel faktörler:

Büyük şehirlerde stres faktörü o kadar fazla ki her şey aslında tetikleyebiliyor. Gün içerisinde yaşadığımız olaylar, toplumsal olaylar, geçmişte yaşadığımız ve unutamadığımız travmatik olarak adlandırdığımız yaşantılar, barış imzalamadığımız olaylar aslında çevresel faktörler arasında yer alabiliyor. Bir diğer yandan hayatımızda çeşitli değişiklikler yapabiliyoruz, evlenebiliyoruz, ilişkilerimiz son bulabiliyor, taşınabiliyoruz, iş değişikliği yapabiliyoruz… Bunlar da bazen stresle baş etmemiz noktasında bizi zorlayabilen olaylar oluyor. Kayıplar yaşayabiliyoruz hayatımızda, bazen ölümle sonuçlanabiliyor bu kayıplar. Dolayısıyla bu durumlar travmatik etki yarattığı için de altından kalkılması güç olaylara dönüşebiliyor.

Sadece depresif belirtileri taşıyor olmamız depresyon tanısı almamıza yeterli değil. Tanının başka kriterleri bulunuyor. Ancak bir şekilde bu belirtilerin önüne geçilmediğinde tanıya doğru ilerliyor hastalarımız.

Psikolojik faktörler:

Bu daha çok bizim kişilik özelliklerimiz olabilir. Yani karakterimizle alakalı, olaylara karşı nasıl bakış açısı sergilediğimiz ve stres faktörü ile karşılaştığımızda nasıl tepki verdiğimizi ile alakalı aslında. Her insanın kendine göre farklı baş etme stratejileri var. Kendine olan özgüveni ego gücü daha farklı olabiliyor. Bu noktada aslında benzer olaylarla karşılaşan iki kişi bile farklı tepkiler verebiliyor çünkü baş etme stratejileri farklıdır. Biri depresyona girebilirken diğeri girmeyebiliyor. Bu noktada aslında psikolojik ve bireysel karakteristik özelliklerimiz de çok büyük önem taşıyor. Çok katı görünen, dışarıya karşı daha sert duran ve daha etkilenmemiş gibi duran insanlarda içten içe daha fazla depresif belirtilerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu kişiler belki depresif belirtileri çok fazla ortaya sergilemiyor ama daha çok öfke ile hırçınlıkla ya da öfke patlamaları ile bu tutumlarını sergiliyor olabilirler. Dolayısı ile bu kişilerde gizli bir depresyonu araştırmak gerekir. Daha hassas kişiler de olabilir. Yani çok kırılgan, çok narin gibi görünen insanların bazen de baş etme stratejileri çok güçlüdür ve altından daha kolay kalktığını görebiliriz. Biraz da aslında depresyona girip girmemek sosyal desteğin varlığı ile de alakalı. Problem çözme becerileri konusunda başarılıysa ya da yeterince sosyal desteğe sahipse bu noktada depresyonu daha kolay atlatıyor demektir.

Depresyon belirtileri nelerdir?

Duygusal belirtiler:

Bir takım duygusal değişiklikler yaşıyoruz. Genel anlamda bu üzüntü hüzün olabiliyor. Çökkünlük olarak aslında depresyonu tanımlıyoruz. Bu duygulara bağlı olarak karamsarlık duygusu hissi gerçekleşebiliyor. Umutsuzluk, çaresizlik hissine kapılabiliyor hastalarımız. Bununla birlikte aslında kendine karşı bir değersizlik hissi, özgüveninde azalma gibi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Kişi ileri evrelerde de şayet depresyon belirtileri daha şiddetli ise hem yaşadığı olaylarla ilgili hem de o olayların kendisinde yaratmış olduğu etkilerle ilgili kendini suçlamaya başlıyor. Bu da aslında depresyonun ne kadar şiddetli olduğunu bize gösteriyor. Çökkünlüğün yanı sıra farklı bir duygu olarak karşımıza öfke çıkıyor. Daha çok erkeklerde bunu görüyoruz. Kadınlar daha çok duygusal olarak üzüntü mutsuzluk olarak depresif belirtilerini ifade ederken erkekler daha çok öfke ve sinirle ifade ediyorlar. Bunun yanı sıra kaygı, huzursuzluk en sık karşılaştığımız belirtiler olabiliyor.

Düşünsel boyutta değişiklikler:

Hayatta kendimiz ile ilgili, çevremizdekilerle ilgili ve dünya ile ilgili genel görüşlere sahibiz. Depresyonla birlikte bu görüşlerimiz zarar görüyor. Daha karamsar, daha olumsuz düşünmeye başlıyoruz. Bu ileri evrelere gittiğinde hem suçlayıcı hale geliyor hem de çok çaresiz altından kalkılamaz bir hale geliyor. Dolayısı ile de kişilerde intihar düşünceleri ortaya çıkmaya başlıyor. İntihar düşünceleri intihar planlarına dönüşebiliyor. Bu hekimlerin en çok dikkat etmesi gereken nokta. Bizde psikoterapi evresinde bunu çok sorguluyor oluyoruz.

Bir başka düşünsel değişiklik ise konsantrasyon bozukluğu olabiliyor hastalarımızda. Çünkü aklında başka şeyler var. O esnada kendi ile ilgili geçmişi ile ilgili birtakım düşüncelere saplanmış durumda. Dolayısı ile de anı kaçırıyor hastalarımız. Konsantre olamıyorlar, dikkatlerini kolay toparlayamıyorlar, dikkat verseler bile kolaylıkla dağılabiliyorlar. Aynı şekilde unutkanlık da görülüyor bu hastalarda. Bu da bir belirti. Çünkü aklımız o kadar çok başka şeylerle meşgul oluyor ki yeni gelen bilgilere dikkat edemediğimiz için aslında onları zihnimize alamıyoruz ve bir şekilde unutkanlık olarak kendini gösteriyor. Genellikle hastalar başka şikayetlerle farklı poliklinikleri ziyaret ediyorlar. Kaygıları yükseldiği için, kendilerini huzursuz hissettikleri için belki bir kardiyolojiye önce uğruyorlar, daha sonrasında nörolojik problemler yaşadıkları için nöroloji polikliniğinde muayene oluyorlar. Daha sonrasında orada yapılan tetkiklerde fiziksel anlamda bir problem olmadığı ortaya çıkınca daha çok psikolojik boyutlu olabileceği, bir depresyonun belirtisi olabileceği nedeniyle bizlere yönlendiriliyorlar.  

Depresyon tipleri

Majör depresyon; en sık karşılaştığımız kliniklerde daha çok tanısı konulan bir bozukluk. Biraz tanısal olarak gitmek gerekirse aslında saymış olduğumuz belirtilerin en az beş tanesini bir hasta yaşıyorsa ve bu yaklaşık iki haftadır sürüyorsa ve gün boyu kişinin hayatını etkileyecek boyuttaysa gündelik fonksiyonlarını aksatıyorsa ve hayattan geri kalmasına neden oluyorsa majör depresyon tanısı koyabiliriz. Bu noktada eğer bu belirtiler yine aynı şekilde ortadaysa ancak süresi daha kısaysa bunu daha düşük seviyede bir depresyon gibi düşünerek aslında minör depresyon tanısı koyabiliriz ama majör depresyona dönüşme olasılığı yüksek olan bir kesim oluyor burası. Dolayısı ile önce hastamızın tanı koyulması noktasıda psikyatrist hekimler ön plandalar. Daha sonrasında bizlere yönlendiriyorlar zaten.

Hayatı etkilemesi açısından baktığımızda majör depresyon daha şiddetli ve daha uzun süre gelen bir bozukluk. Minör depresyon ise biraz daha kısa vadede hayatı çok aksatmadığımız ama depresif belirtilerin hafif hafif yaşandığı bir dönem oluyor. Ama tabii ki ileriye dönük bir risk faktörü oluşturuyor.

Klinik görüşmede bir hasta kapıdan girdikten sonra çok farklı kriterlere bakıyoruz. Sadece onun anlattıkları değil bedeni ile de ifade ettikleri bizim için önemli. Öncelikli olarak görünüşüne bakıyoruz. Çünkü her bir psikolojik rahatsızlığın kendine özgü bir duruşu vardır. Mimikler, duruşu, hareketleri gibi. İlk bunları değerlendiriyoruz. Ardından kişinin konuşma tarzı, ilişki kurma biçimi bizim için önemlidir. Depresyonda bu daha kesik kesik, kişinin kendini izole ettiği, biraz daha ilişki kurmaktan kaçındığı bir süreç oluyor. Dolayısı ile bunu yakalamak da biraz daha kolay. Danışanlarımızın düşünce içeriklerine bakıyoruz. Yani ne kadar karamsar, ne kadar olumsuz düşüncelere sahip, ne kadar genelliyor ve sağlıksız düşüncelere sahip bunları araştırıyoruz. Aynı zamanda düşünce içeriklerini incelerken de bir yandan da intihar girişimi olup olmadığını ya da intiharı planlayıp planlamadığını da kontrol ediyoruz. Bir diğer yandan bilişsel olarak da süreçlerini kontrol ediyoruz. Yani hasta orda konuşurken aslında onu her türlü gözlemliyoruz. Konuşma tarzından, kendini nasıl ifade ettiğine, bir şekilde bizimle konuşuyor ama belki aklı orda değil dalmış gitmiş olabilir ya da dikkati kolay dağılıyor farklı konuya atlıyor olabilir bütün bunlar da onun bilişsel süreçleri ile ilgili bize ipuçları veriyor. Bazen de bedensel belirtilerini hastalarımız ifade edebiliyorlar. Ama bir yandan da problemlerinden bahsederken gözümüzün önünde bazen bedensel belirtileri yaşadıklarını hissedebiliyoruz. Midelerine kramplar girebiliyor, başlarına birden ağrı saplanabiliyor ya da kaygıları artabiliyor o esnada çeşitli fiziksel belirtiler ortaya çıkabiliyor. Bunlar bizim için önemli klinik anlamda.

Minör depresyona mevsimsel depresyonu ekleyebilir miyiz?

Her depresif belirti aslında depresyon tanısı için yeterli değildir. Sonbahar ile birlikte güneşe daha az maruz kalıyoruz. Günler daha kısa, daha karanlık ortamlar, bulutlu yağmurlu hava ve ister istemez ruhsal yapımız etkilenebiliyor. Duygularımızda dalgalanma söz konusu olabiliyor. Bunun ne kadar sürekli olduğu ve tekrarlandığı önemli aslında. Benzer belirtileri yine sayabiliriz ama mevsimsel depresyon diyebilmemiz için art arda iki yıl boyunca aynı belirtilerin aynı dönemde ortaya çıkması ve kişinin gündelik fonksiyonlarını aksatıyor olması bizim için önemlidir. Minör depresyonla da aslında majör depresyon benzer belirtiler gösterdiği için mevsimsel depresyon ile de benzer belirtiler içermektedir. Bizim için önemli olan süresidir.

Mevsim geçişlerinde depresyon belirtileri; duygusal dalgalanmalar, çökkünlüğün çok ön planda olduğunu görebiliyoruz. Bedensel yorgunluk bir yandan önemlidir. Ama bunun fiziksel kaynaklı olup olmadığını araştırmamız gerekiyor. Hemen hemen bahar geçişlerinde gördüğümüz özellikle sonbahar döneminde daha sık gördüğümüz kış dönemlerinde artarak devam ediyor. Tedavi edildiği noktada kışın bitmesi ile de belirtilerin azaldığı kişinin kendini toparladığı ve gündelik yaşantısına geri döndüğünü söyleyebiliriz. Eğer belirtiler çok şiddetli ise ve uzun süreli ise zaten bir tanıya doğru gitmiş demektir. Bu noktada belirtilerin şiddetinin az olması, kişinin gündelik hayatını aksatmıyor olması, bir şekilde sosyal destekle kişinin hayat içinde kalarak kendi baş etme stratejilerini kullanarak kişinin altından kalkabileceğini gösteriyor. Bir diğer yandan fiziksel olarak kişinin kendini güçlendirmesi aslında bu süreçte iyi gelecek bir şeydir. Uyku düzeni, yeme alışkanlıkları, bunları bir düzene sokuyor olması, kişinin erken saatlerde yatması ve sabahları erken uyanması aslında kendini daha enerjik hissetmesini sağlayacaktır. Psikolojide şöyle bir anlayış vardır. Beynimiz davranışı ciddiye alır. Dolayısı ile de bu belirtileri yaşayan hastalarımız için belki davranışlarda bulunmak, harekete geçmek ilk başta çok zor gelecektir. Ancak harekete geçtiğimiz anda enerjimiz yükseleceği için doğal olarak beyin bunu fark edecek ve devamlılığını getirecektir. Çünkü enerjinin yükselmesi ile kendini iyi hissedecektir. Kişinin kendini kapatmaması ve sosyal ortamlardan kendini izole etmemesi gerekiyor. Mevsimsel depresyon ile ilgili tanı konduysa ve belirtiler de ağır ise psikiyatri tarafından ilaç başlanıp başlanmayacağına karar verilmesi gerekir. Bazı tablolarda eğer hafif şiddetli belirtiler yaşanıyorsa psikiyatristler ilaç başlamayıp psikoterapi ile tedaviyi götürmenin daha uygun olacağını düşünüyorlar. Bu hastalarımızın en çok hoşuna giden şey oluyor. Şayet şikayetler şiddetli ise ve intihar riski varsa doğal olarak ilacın başlanması ve kontrol altında tutulması gerekiyor. Ondan sonraki süreçte biz devreye giriyoruz psikoterapi süreci başlıyor. Mümkün olduğunca haftada bir hatta haftada iki olabiliyorsa psikoterapi sürecini ilk başlarda sıkı tutmak çok önemli. Haftada bir en önerdiğimiz. Kişinin maddi imkanlarına göre de bunu arttırabiliriz de ama olmazsa olmaz haftada bir aynı gün aynı saate bir disiplini oluşturarak devam etmek kişinin hem tedavi sürecine olan katkısını ve katılımını arttıracaktır hem de verim almasını fayda görmesini sağlayacaktır. Terapi karşılıklı ilerleyen bir süreç. Belki psikoloğun doğru yönlendirmesi ve soruları ile kişi doğru noktalara değinecek ve yeni şeyler ortaya çıkartacak problemlerine bir ışık tutmuş olacak bu noktada ilk başta depresyon hastalarındın katılma isteği daha az olur çünkü zaten enerjileri düşük karamsar ve umutsuz yaklaşırlar ancak ufak da olsa bir verim almaya başladıklarını gördüklerinde bu sürece katılımları da artacaktır.  Ardından hastalarımızın ihtiyacına göre ve problemlerini çözme hızına göre bu süreci daha uzatabiliyoruz on beş günde bire çıkartabiliyoruz.

Psikoterapi; kişinin kendi iç dünyasına yapmış olduğu bir yolculuktur aslında. Bir şekilde bu yolculukta psikolog ile beraber ilerler kişi ve hiçbir zaman psikolog onun önüne geçerek ona yol gösterici olmaz. Bu süreçte sanki feneri tutan kişi psikolog da o karanlığın içindeki objeyi görmeye çalışan kişi hastadır diyebiliriz. Burada önemli olan şey kişinin kendini ve çevresini keşfederek, neyi neden yaptığını anlamlandırarak aslında farkındalığını arttırmaya çalışıyoruz. Bir diğer yandan geçmişte yaşamış olduğu olayların yeniden üzerinden geçirilmesi yeniden daha sağlıklı bir süzgeçten geçirilmesi kişinin aslıda geçmişi ile barışması anlamına da geliyor. Psikoterapinin böyle bir avantajı da var. Kişi farkındalıkları arttıkça iç görü kazandıkça bir diğer yandan da şu anı daha keyifli yaşar hale geliyor, daha sağlıklı kararlar verebiliyor.

Özet olarak eğer kendimizi çok yorgun ve çökkün hissediyorsak öncelikle fiziksel muayeneden geçmek önemli, kan değerlerimize baktırmak, başka hekimlerin görüşlerini almak, daha sonra fiziksel anlamda ciddi bir durumun ortada olmadığını öğrendikten sonra bir psikiyatriste ya da bir psikoloğa başvurması çok önemli kişilerin. Eğer bu belirtiler kişinin gündelik hayatını aksatıyorsa, sahip olduğu sorumluluklarını yerine getirmesine engel oluyorsa, iş hayatını, ev yaşantısını aksatıyorsa mutlaka bir uzmandan destek alması gerekmektedir.

Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK

 



119 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu - 26/04/2022
Nüfusun %3’lük bir kesiminde stres hiçbir zaman ortadan kaybolmaz. Bu kişilerde stres, anksiyete yani kaygı olarak yorumlanır. Bu kaygı zaman içinde kötüleşerek göğüs ağrılarına ve kabuslara yol açabilir. Hatta evden çıkmak bile istemezsiniz. Kaygıl
Hangi durumlarda psikoloğa gidilir? Psikoloğa gitmeli miyim? Psikoterapiste gitmen gerektiğini nas - 19/04/2022
Yaşadığın sıkıntıların nedenlerini anlamak, bunlara çözüm bulmak için belki de youtube’dan birçok video izliyorsun, kitaplar okuyorsun ve kafanda bazı şeyler şekilleniyor. Bende bir şeyler var galiba diye düşünebilirsin. Psikoterapi almakta kararsız
Arkadaş seçiminin önemi Arkadaş seçerken nelere dikkat etmeliyiz? - 15/04/2022
Çok bilindik bir sözle başlıyorum. Hayatımızdaki 5 kişinin ortalamasının hayatını yaşıyoruz. Buna ne kadar maruz kaldığımızı hissetmiyoruz. Bunun bizi ne kadar etkilediğinin farkında değiliz. Hayatımızdaki insanların değeri tahmin ettiğimizden fazla
Zeka geriliği (mental retardasyon) - 08/04/2022
Zeka, özellikle ailelerin çok önem verdiği ve hayatın süreçleri içerinde de gerçekten nasıl geliştiği, neler olduğu, az ya da çok oluşu her zaman bir problem teşkil eden ve merak uyandıran bir konudur. Zeka işlevi olduğu kadar tanımını yapakta zorla
Özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) - 05/04/2022
Akademik başarısızlık, okulda uyum ve davranış sorunları çocuk psikologlarına en çok başvuru nedenlerinden birdir. Bu tür başvurularda mutlaka özel öğrenme güçlüğü akılda tutulmalı ve değerlendirilmelidir. Özel öğrenme güçlüğü, dinleme, düşünme, anl
İradenizi nasıl güçlendirirsiniz? - 01/04/2022
İlk olarak bir deneyden bahsetmek istiyorum. Marshmallow deneyi. Uzun yıllar önce yapılan bu deneyde bir çocuk ve araştırmacıdan oluşan ortam oluşturuluyor. Çocuğun önüne Marshmallow (bir çeşit tatlı) konuluyor ve çocuğa deniliyor ki; “Şimdi ben oda
Aşırı düşünme bağımlılığından nasıl kurtulursun? - 29/03/2022
Zihnimiz hiç durmadan çalışan bir makine gibi. Bundan dolayı hayatta başımıza gelen olaylar, geçmişte yaşadığımız şeyler, gelecekte olması muhtemel olayları sıklıkla düşünürüz. Aslında bu düşünme dediğimiz çoğunlukla işimize de yarar. Hayatta yere s
Çift terapisi - 22/03/2022
Çift terapisi, evli ya da sevgili ilişkisi devam eden çiftlerin birlikte katıldığı psikoterapi sürecidir. Bireysel psikoterapiden farklı olarak çift terapsinde çift ilişkisi çalışılır. Bireysel sorunlar da tabii ki çift terapisinde gündemimiz olabil
Travma Sonrası Stres Bozukluğu - 15/03/2022
Her travma yaşayan kişi Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşamak zorunda değil ama gerçekten böyle bir durumun içine girdiyse, o noktada hayatının birçok alanı kısıtlanmaya başlayabiliyor ve birçok farklı sorunlar gündeme gelebiliyor. Travma sonrası
 Devamı