#istanbul #Kadikoy #Bakirkoy #Beylikduzu #Nisantasi #Fatih #Mecidiyekoy #Sisli #Psikolojik #Danışmanlar,#Psikologlar,#Pedagoglar,#Psikiyatristler,#Aile #Evlilik #Çift #Terapisti,#Terapileri,#Çocuk #Psikoloğu,#Randevu #Telefonu 0533 373 81 23 ve 0544 7243650

YAŞAM KOÇLARI 

TELEFON: 0505 767 58 85

  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam33
Toplam Ziyaret411198
Üyelik Girişi
Yaşam Koçları
Aile Evlilik Çift Terapisti Fulya Güner 0533 373 81 23
OKB’nin Nedenleri..

Aile ve Çift Danışmanı Psikologataknşahin 05057675885
Anksiyete ve baş etmenin yolları

BARIŞ YILMAZ
- ANLAŞILMAK İSTEYEN KADIN NE YAPMALI –

Bireysel Aile Psikolog Fulya Beyribey +90 (546) 932 46 24
ÇOCUK VE ERGENLERDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Dr. Mehmet A. Eroğlu Yaşam-Eğitim Koçu 0544 7243650
İkigai

Emine Nalan Özelol Yazar Şair
Yaşamın Kenarında Bir Nehir

evlilik cinsel terapist nesrin örek 05057675885
Cinsel isteksizlik nasıl ele alınmalı ve tedavi edilmelir?

istanbuldanışmanlık ve koçluk merkezi psikolog pedagog 05057675885
DEHB OLAN ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENLERİNE VE VELİLERİNE ÖNERİLER

İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS

istanbul yaşam koçu 05321583555
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET

Kişisel gelişim testleri 05057675885
- Başkalarıyla Yaşayabilme Testi - Hz. İsa ile ilgili şöyle bir hikaye vardır: Hz. İsa ve havarile

MyLife Yaşam Koçları Merkezi 0544-7243650
Koçluk Nedir? Koçlar nasıl bir fark yaratır? İnsanlar hayatlarında kendi çabalarıyla değişiklik yapm

Nimet RAMOĞLU
FARKINDALIK NEDİR?

Psikolog Nagehan Erçakar
PSİKOLOG VE PSİKİYATRİST KİMDİR?

Psikolog Buse Yeğin
YEME BOZUKLUĞU NEDİR?

Psikolog Hulya Aydoğan 0532 158 35 55
NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

psikolog pedagog aile ve çift terapisi
Dr. Psk. Aile Evlilik Çift Danışmanı Ekrem ÇULFA hakkında yazılan yorum, tavsiye, öneri ve faydalar

Psikolojik Danışman FURKAN ÇULFA 05057675885
Verimli Ders Çalışma için 10 Madde

Sinem SAYIŞMAN PSK.DANIŞMAN0533 373 81 23
METROPOLİTAN OKUL OLGUNLUK TESTİ

Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885
İntihar

Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA 05557493919
PANDEMİ DÖNEMİ ETKİLERİ

Uzman Klinik Psikolog Şakir ERNAS
Kendi Varlığını Duyurma Haykırışı: Saldırganlık ve Kızgınlık

Uzman Klinik Psikolog Büşra GÜNEŞ
ERTELEMECİLİK DAVRANIŞI İLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Uzman Klinik Psikolog Osman İlhan
Psikoterapide insani ilişkinin kurulması

Uzman Klinik Psikolog Pegadag Bağdat Caddesi Nişantaşı Beşiktaş
BOŞANMALAR ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYOR?

uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu

Uzman Psikolog Gülşah Babaoğlu
Profesyonel yardım alanların ve bu desteği veren Çocuk Ergen Psikologu, Çocuk Ergen Pedagogu 3

Uzman Psikolog Hakan Özbayis-0532 496 09 66
Hamilelik Mükemmeldir

Yasam Koçu Öğrenci Koçu SİNAN SEYFİ YETKİNER
İSTİFÇİLİK BOZUKLUĞU

Yaşam Koçları istanbul psikoterapi merkezi 0533-3738123
5 Yaş Çocuğu

Yaşam Koçu Ayşim Çulfa 05333738123
UZUN İLİŞKİLERİN SIRLARI NELERDİR ?

Yaşam Koçu Psikolojik Danışman Psikoterapi 0533-3738123
Yaşam Koçu Kimdir? Psikolog Kimdir? Pedagog Kimdir? Terapist Kimdir? Psikiyatrist Kimdir?

Yaşam Koçu Randevu 0544-7243650
Koçluğa İhtiyacım Var mı? Aşağıdaki 25 soruyu evet veya hayır şeklinde cevaplayınız. Evet cevapların

YAŞAMVEAİLEKOÇUDİLRUBAGÜNDÜZ 05301642034
ŞİDDET, ZULÜM VE KATLİAMIN HER TÜRLÜSÜNE SON

yaşam ve finans koçu
Yaşam Koçu Kimdir?

Uzman Klinik Psikolog Pedagog Üsküdar 0505 767 58 85 Randevu Telefonu
Zaman zaman bedenimizin klima sistemi bozulabiliyor değil mi?

istanbul Acibadem Kadikoy Eğitim Koçları 0216-3476003
Çocuklara Matematiği,Geometriyi Sevdirme Yolları

istanbul Üsküdar Öğrenci Koçları 0544-7243650
Öğrenci Koçlarımızın Öğrencilere Katkıları

Yaşam Koçu,İlişki Koçu Göksel Eren
HAYAT SİZİ DEĞİL,SİZ HAYATI YÖNETİN

Doç. Dr. Muhsin Yılmazçoban
GERÇEK AŞK NEDİR?

Aile Evlilik Çocuk Psikologlar Pedagoglar 0533-3738123
DUYGUSAL İNTİHAR NEDİR? DUYGUSAL İNTİHAR İLE BAŞETME YOLLARI NELERDİR?

Çocuk Ergen Psikoloğu 0544-7243650 Aile,Öğrenci,Yaşam ve Eğitim Koçu
KARDEŞ KISKANÇLIĞI

Profesyonel Koç Yeşim Ayhan Kuzu
Bilinçaltınızı Theta Healing tekniği ile programlamaya ne dersiniz?

Psikolojik Destek Randevu Psikolojik Danışman 0533-3738123
Stres Nedir? Trafikte Stres Nedir? Nasıl Başa Çıkılır?

Psikolog Esra Gökcen
Sınav kaygısı nasıl yatıştırılır?

Yaşam Koçları 0533-3738123
Yaşam Koçları Ne İş Yapar ve Yaşam Koçluğu Nedir?

Site Menüsü
Özel Ders Veren Öğretmenler,02163476003

Hava Durumu
Uzman Klinik Psikolog Gülten Demirdöven, 05447243650
Öğrenci Koçu ve Eğitim Koçlarıyla Tanışın 0544-7243650

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Site Haritası
Takvim
Cinsel Terapistler,0533-3738123

Saat

istanbul My Life Koçluk Merkezi 0533 373 81 23
Başarı Antrenörü Başar Kansay
İstanbul'un 39 ilçesindeki Başarı Antrenörü Psikologlar Pedagoglar Yaşam Koçları hakkında öğrenmek istediğinzi her şey burada: Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Beykoz, Çatalca, Çekmeköy, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Sultanbeyli, Sultangazi, Şile, Şişli, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Zeytinburnu,Adalar, Arnavutköy 0533 373 81 23
uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
sabihaisik@outlook.com
Duygusal istikrar (Rezilyans) nedir?
08/02/2022

Duygusal istikrar (Rezilyans) nedir?

Hepimiz hayatımızda iyi ya da kötü hadiseler yaşıyoruz. Bazı durumlar bazı karşılaştığımız şeyler, aldığımız haberler, içinden geçtiğimiz durumlar bizde olumlu ya da olumsuz duygular oluşturabiliyor. Çeşitli duygulanımlar yaratabiliyor. Mesela diyelim piyangodan para kazandınız. Şu anda duyduğunuzda bile içiniz bir tuhaf olmalı. Böyle enteresan bir coşku, sevinç hali kaplar bir anda sizi. Fakat bir süre sonra yine normal hayatınıza dönersiniz. Veya mutluluk ile ilgili araştırmalarda çok gösterilmiş başına çok kötü, çok iyi şeyler gelen insanlar bile birkaç ay sonra aynı mutluluk düzeyine geliyorlar. Biz bir süre sonra normal halimize geri döneriz. Çok büyük sevinçler bile bütün ömrümüzü kaplayacak kadar uzun sürmez. Tam tersi de geçerli. Kötü bir hadise yaşadınız, başınıza olumsuz bir şey geldi, para kaybettiniz hatta sevdiğiniz birini yitirdiniz, maalesef vefat etti diyelim. Bunlar çok önemli olumsuz duygulanımlar yaratan, yas duyguları yaratan durumlar olabilir. Ama makul bir süre sonunda yine psikolojik düzeneği normal çalışan insanlar belli bir süre sonra normal işlevsel duygulanımlarına geri dönebiliyorlar. Ama bazı durumlarda çok küçük de olsa olumlu ya da olumsuz duygulanımlar yaratan hadiselerden sonra bazı insanlar çok uzun süre geçse bile normale dönemeyebiliyorlar. İşte bu normale dönebilme becerisine rezilyans ya da duygusal istikrar diyoruz. İstikrar kelimesi Arapça kararlılık kökeninden geliyor. Mesela bir sarkaç düşünelim. Çekip bıraktığınızda salladığınızda yer çekiminin etkisiyle sürtünme kuvvetinin de katkısıyla sallanır, sallanır ve bir süre sonra tekrar itmezseniz gelip bir orta noktada durur. Sarkacın bu noktadaki haline sarkacın istikrarlı hali, durağan noktası denir ve her sarkaç eninde sonunda gelip durağan noktada bir istikrara kavuşur. Ama güç verdiğinizde istikrarını bozarsanız o sürtünme kuvveti onu durdurana kadar sarkaç sallanmaya devam eder. Bizim işlevsel yani günlük hayatımızda normal diye tabir ettiğimiz, günlük hayatla başa çıkmamızı sağlayan duygusal yelpazemiz bizim sarkacımızın durağan halini temsil etsin diyelim, olumlu ya da olumsuz bir hadise yaşadığımızda ise sarkacımız sağ ya da sola doğru çekilip sallanmış olsun. Şimdi normalde fizik kurallarının geçerli olduğu, herhangi bir bozucu unsurun olmadığı zamanlarda bu sarkaç gelip durur. Niye durur? Uzayda değiliz, boşlukta değiliz, doğal kuvvetler vardır mesela sürtünme kuvveti falan gibi şeyler dedim ya onlar sarkacı neticede durdur. Normal dünyada istikrar hali hep dönüp dolaşıp geldiğimiz yerdir ve bunun makul bir süresi vardır. Duygusal durumumuz da böyle. Bizi bir şeyler üzebilir, bir şeyler sevindirebilir ama bizim bir süre sonra o ekstrem uç hallerden çıkıp tekrar normal duygusal halimize dönmemiz, normal yaşamsal işlevlerimizi sürdürebilmemiz için gerekli. Peki sevindiniz ya da üzüldünüz. Bizi normale döndüren şey nedir? Eski halimize geri döndüren o sürtünme kuvvetine benzeyen şey nedir? Bizim beynimiz sadece duygusal dürtüsel sistemlerden oluşmuyor. Eğer öyle olsaydı sürüngenler gibi yaşardık. İnsanda aşırı gelişmiş üst beyin ve ön beyin diye yapılar var. Özellikle ön beyinin özel bir bölgesi bu duygusal sistemimiz üzerine frenleyici ve düzenleyici bir kontrol işlevi görüyor. Bu bölgenin yaptığı şeylerden bir tanesi biz aşırı duygulanımlar yaşadığımızda devreye giriyor. Bir nevi yavaşlatıcı, kontrol edici ve frenleyici sinyalleri bizim duygusal bölgemize göndererek oranın çok aşırı coşmasını engelliyor. Yani basit bir şey olduğunda sevinçten deliye dönmemizi ya da ok kötü bir şey olduğunda kendimizi öldürmemizi engelliyor. Bu bilinci kısmımızın bizim duygusal sistemimize uyguladığı kontrol. Neticede biz duygusal olarak sağa sola savrulduğumuzda bu sistem diyor ki “e tamam eğlendin ettin sevindin ya da üzüldün ağladın tamam hadi gel normale dönelim”. Eğer bu devre doğru çalışıyorsa hiçbir şey bizi kolay kolay yıkmıyor. Yıldırmıyor. Ya da sevinçten aklımızı kaybetmiyoruz. Bir şeylere seviniyoruz sonra aklımızı başımıza toplayıp hayatımıza geri dönebiliyoruz. Ama bazı insanlar bunu bu kadar kolay başaramıyorlar. Özellikle negatif duygulanımlar oluşturan yani kötü hadiseler yaşadıklarında bu kötü hadiselerin etkisinden çok uzunca bir zaman kurtulamıyorlar. Hatta eğer profesyonel bir müdahale olmazsa tekrar hayatlarını toparlayıp da normal günlük işlerini bile yapamayacak hale gelebiliyorlar. Mesela depresyona girebiliyorlar, tükenmişlik sendromu yaşayabiliyorlar, çok çeşitli başka melankoli vari farklı psikolojik durumlara girip çıkabiliyorlar. Bu insanlar için bugün özellikle pozitif psikoloji alanında kullandığımız rezilyans yetmezliği bu durumdan geliyor. Yani duygusal istikrarın kaybı. Peki bu kayıp neden oluyor? Beynimizin bağlantılarının oluşmasının bazı temel kuralları var. Bu kurallardan bir tanesi de kullan ya da kaybet. Şimdi bu sürtünme kuvvetine benzettiğimiz frenleme hikayesi aslında beyindeki elektrik kablosu gibi devrelerin bir yerden bir yere sinyal götürmesi ile alakalı. Siz bu devreyi hiç kullanmazsanız ya da yeterince bu devrelere antrenman yaptırmazsanız beyinin özelliği şu bu devreler yavaş yavaş zayıflamaya başlıyor. İnceliyor. Yavaşlıyor ve görevini gittikçe daha az verimle yapabilir hale geliyor. Yıllarca bu devreler iyi çalışmazsa bunun sonucunda bu devreler zayıflarsa bizi duygusal istikrara geri getirecek olan sistem iyi çalışmazsa bu durumda her şey yolunda giderken paramız sağlığımız yerindeyken belki pek bir şey hissetmeyiz. Ama en ufak kötü bir şey olduğunda ya da bizi böyle günlük hayatımızdan dikkatimizi başka bir yere çekecek başka olumlu bir hadise de olduğunda bizim bir anda dikkatimiz çok uzun süre dağılabilir. Kafamızı toparlayamayabiliriz. Eski ruh halimize geri dönemeyebiliriz. Dolayısı ile burada eğer bir insanın duygusal istikrarını yitirmesinden söz ediyorsak beyninde aslında zayıflamış bir takım devrelerden bahsediyor olmamız gerek. Tabii ki bunun tedavisinde ne yapacağız? Düzeltilmesi için ne lazım? O devrelerin toparlanması, tekrar güçlendirilmesi lazım. Aynen bugün pozitif psikoloji alanında bir insan nasıl iyi olur, kendini nasıl mutlu hisseder araştırmalarında bu duygusal istikrar meselesi tam ortada bir şekilde karşımıza çıkıyor. Çünkü modern hayatta insanların birçoğunda azımsanamayacak kadar bir kısmında bu devrenin artık daha az çalıştığını görüyoruz. Peki bunun sebepleri neler olabilir? Neden normalde binlerce yıldır atalarımızın gayet duygusal olarak istikrarlı yaşadığı bir dünyada biz bugün bir elimiz yağda bir elimiz balda niye böyle kendimizi kaybediyoruz? Niye aklımızı kaybediyoruz kötü ya da iyi bir şey olduğunda? Niye birçoğumuz normale dönemiyoruz? Bir düşünelim. Bu duygusal istikrar devresini en fazla ne zaman çalıştırırsınız? Hayatımızda olumlu ya da olumsuz dalgalanmalar ne kadar çoksa, erken yaşlarınızda bunlarla yüz yüze gelmeyi, bunlarla mücadele etmeyi, bunlarla baş etmeyi, bunların üstesinden gelmeyi ne kadar çok deneyimlerseniz bu devreler o kadar çok antrenman yapacaktır. Mesela çocukları aman ayağı taşa değmesin, aman yere düşmesin, okulda sıkıntı çekmesin gibi büyüttüğümüz zaman en fazla duygusal istikrar kaybı yaşayan böyle büyütülen insanlar oluyor. Özellikle hayatın ilk 6-7 yılında yani yaşamın erken devirlerinde çocuklarımızı çok yalıtarak korunaklı büyütürsek bu devreler gelişmez. Ya da çocuklarımızı hayatla birebir karşılaştırmak yerine dersle, aktiviteyle, çeşitli spor kurs gibi şeylerle meşgul etmeyi tercih ediyorsak çocukların gerçek hayata karşı devreleri bir türlü gelişemeyebiliyor. Biz bugün refah seviyeleri yüksek kentli ailelerin çocuklarında biraz daha sık karşılaştığımız bu durum muhtemelen ileride daha da çok görülen bir sorun haline gelecek.

Duygusal istikrar problemi varsa bunu nasıl anlayacağız?

Günümüzde beyin görüntüleme teknikleri ile mümkün olabiliyor. Duygusal istikrar yeteneği düşük bir insanın ön beyninde düşük, amigdala gibi duygusal tepkilerimizi yöneten bölgelerde ise normalden yüksek aktivite görülüyor. Peki bu tetkikler olmadan nasıl anlayabiliriz? Kendimizin anlaması biraz zor. Etrafımızdaki insanların bizim hakkımızda söylediklerine biraz kulak vererek ne durumda olduğumuzu anlayabiliriz. Bozucu, değiştirici, etkileyici duygulanımlara çok uzun süre rutinlerini değiştirmek pahasına yanıt veren ya da o duygulanımlar içerisinde savrulan kişilerde duygusal istikrar yeteneğinin azaldığını söyleyebiliriz. Çevrenizde böyle kişiler var ise lütfen hemen müdahale etmeyin. Bu sizin onarabileceğiniz bir şey değil. Bazı taktikler verebilirsiniz ve önerilerde bulunabilirsiniz.

Duygusal istikrarımızı nasıl kuvvetlendiririz? İstikrar kaybından kendimizi nasıl koruyabiliriz?

Az yemek, egzersiz yapmak, iyi sosyal ilişkiler kurmak, stresimizi yönetmek, sınırlarımızı zorlamak. Bu beş maddeye ne kadar uygun yaşayabiliyorsak duygusal istikrarımız da o derece yerinde ve işlevsel olacaktır.

Hayata dair insan ne ister? Hayatta harekete geçebilmek için olumsuz koşullardan sıyrılabilmek için en çok neye ihtiyacımız var sorusunun direkt yanıtından bir tanesi umut dediğimiz bir beklenti. Hayattan umudumuz olmadığı zaman, ileriye umutlu adımlar atamadığımız zaman, hayatımızı böyle bir rutine oturtamadığımızda maalesef bozucu etkenlerden çok fazla etkilenebiliyoruz. Önümüze çıkan ilk engelde çöküp ağlayıp sızlamaya başlayabiliyoruz. Umut dışarıdan verilebilen bir şey değildir. Bizim kararlarımız, hayata bakışımız, hayata verdiğimiz anlamla ilgili bir meseledir. Dolayısı ile umudu üretmek için mesai ayırmak duygusal istikrarı destekleyen çok önemli koşullardan biridir. Bir hedefiniz, bir umudunuz var ise bozucu etkenleri elinizin tersi ile iterek yolunuza devam konusunda daha fazla enerji bulabilirsiniz.  Maalesef olumsuz şeyler yaşadığımızda şöyle bir zihin haline girebiliyoruz, beyinlerimiz diğer bütün canlıların beyinleri gibi önce olumsuzu görmeye odaklandığı, bu sayede bizi vahşi doğada hayatta tutabildiği için önce kötüyü görmeye programlıdır. Kötü olan bir durumda iyi bir şeyi görebilmek için iradi olarak zihninizi o tarafa odaklayabilmeniz gerekir. Yani fırsatı, faydayı, olası yeni çözümleri görmek için zihinsel dikkati o tarafa bile isteye yöneltmeniz, bunun üzerine çalışmanız gerekir. Kendi haline bırakırsanız bu zihni dikkati olası en kötüye kilitleyecek ve sizi ondan korumaya çalışacaktır. Olumsuz durumlarda işin içinden çıkabilmenin tek yolu o konun tek o olumsuzluktan oluşmadığını, onun etrafında çeşitli çıkış yolları ve fırsatlar olabildiğini görebilmektir ama bu baya baya iradi bir çalışma gerektiriyor. Bunun için çok basit bir cümle kalıbı vardır. Pandemi döneminde herkese önerdiğim bir egzersiz vardı. Mesela okulum kapandı, işe gidemiyorum gibi problemlerin sonuna ama getirmek. Okulum kapandı ama …. Gibi. Olumsuz bir cümleye ama eklersek olumlu bir cümleyle devam etmemiz gerekir. Her olumsuz koşulun ama ile ona bağlanan olumlu bir tarafı olduğunu bu şekilde rahatlıkla görebilirsiniz. Bu görüldükten sonra da adımlarınızın yavaş yavaş oraya dönmeye başladığını fark edersiniz. Bununla alakalı bir başka taktik, lütfen kötü alışkanlıklarınızı bırakın. İlk sırada şikayet etme alışkanlığı. Şikayet eden insan harekete geçemez. Şikayet etme maalesef bir bağımlılıktır çünkü şikayet etmek kendince haz veren bir şeydir. Şikayet ettiğinizde suçu dışarıya, şartlara, ekonomiye, siyasilere, anneye, babaya, zamana, coğrafyaya herhangi bir şeye atabilirsiniz. Attığınız zaman da mevzu sizden düşer. Şikayet ede ede yan gelip yatıp hayatın acısını sindire sindire çekmeye devam etmek isteyebilirsiniz ama bu kendi hayatımızı tasarlarken çok iyi bir seçenek değil. Şikayet etmediğimizde yerine cesaret gelir. Cesur insanlar harekete geçer ve duygusal istikrar otomatikman yükselir. Şikayet kendi kendimizi sabote etmenin yoludur.

Motivasyon engelleri aşmamızı sağlayan ikinci güçtür. Motivasyonu sağlayacak olan da amaçlarımız, umudumuzdur. Hayatın bizim için olan anlamı da buna dahil. Yaşadığımız şeyi niye yaşıyoruz? Yaptığımız şeyi neden yapıyoruz? Bunları sorguluyor muyuz? Lütfen bu sorulara bir alan ayıralım. Bu hayat bizim hayatımız. Bir kere hayata geliyoruz. Bunların nedenlerini bulduğumuzda duygusal istikrarımız da sağlam bir şekilde durmuş olur.

Ne yaşarsan yaşa bu da geçer. Eskilerin dediği gibi. Bunu da unutmamak lazım. En iyi şey de, en kötü şey de geçecek. Her şey geçecek. Geçici dünyada hiçbir şey kalıcı hasar vermeyecek. Sonsuza kadar mutsuz kalacağım, sonsuza kadar sinirli kalacağım diye bir şey yok. Enteresan takıntılardan kurtulmanın en önemli yolu her şeyin geçeceğini bilmektir. Yani çok ta şey yapmamak lazım.

 

Klinik Psikolog Sabiha IŞIK



135 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu - 26/04/2022
Nüfusun %3’lük bir kesiminde stres hiçbir zaman ortadan kaybolmaz. Bu kişilerde stres, anksiyete yani kaygı olarak yorumlanır. Bu kaygı zaman içinde kötüleşerek göğüs ağrılarına ve kabuslara yol açabilir. Hatta evden çıkmak bile istemezsiniz. Kaygıl
Hangi durumlarda psikoloğa gidilir? Psikoloğa gitmeli miyim? Psikoterapiste gitmen gerektiğini nas - 19/04/2022
Yaşadığın sıkıntıların nedenlerini anlamak, bunlara çözüm bulmak için belki de youtube’dan birçok video izliyorsun, kitaplar okuyorsun ve kafanda bazı şeyler şekilleniyor. Bende bir şeyler var galiba diye düşünebilirsin. Psikoterapi almakta kararsız
Arkadaş seçiminin önemi Arkadaş seçerken nelere dikkat etmeliyiz? - 15/04/2022
Çok bilindik bir sözle başlıyorum. Hayatımızdaki 5 kişinin ortalamasının hayatını yaşıyoruz. Buna ne kadar maruz kaldığımızı hissetmiyoruz. Bunun bizi ne kadar etkilediğinin farkında değiliz. Hayatımızdaki insanların değeri tahmin ettiğimizden fazla
Zeka geriliği (mental retardasyon) - 08/04/2022
Zeka, özellikle ailelerin çok önem verdiği ve hayatın süreçleri içerinde de gerçekten nasıl geliştiği, neler olduğu, az ya da çok oluşu her zaman bir problem teşkil eden ve merak uyandıran bir konudur. Zeka işlevi olduğu kadar tanımını yapakta zorla
Özel öğrenme güçlüğü (Disleksi) - 05/04/2022
Akademik başarısızlık, okulda uyum ve davranış sorunları çocuk psikologlarına en çok başvuru nedenlerinden birdir. Bu tür başvurularda mutlaka özel öğrenme güçlüğü akılda tutulmalı ve değerlendirilmelidir. Özel öğrenme güçlüğü, dinleme, düşünme, anl
İradenizi nasıl güçlendirirsiniz? - 01/04/2022
İlk olarak bir deneyden bahsetmek istiyorum. Marshmallow deneyi. Uzun yıllar önce yapılan bu deneyde bir çocuk ve araştırmacıdan oluşan ortam oluşturuluyor. Çocuğun önüne Marshmallow (bir çeşit tatlı) konuluyor ve çocuğa deniliyor ki; “Şimdi ben oda
Aşırı düşünme bağımlılığından nasıl kurtulursun? - 29/03/2022
Zihnimiz hiç durmadan çalışan bir makine gibi. Bundan dolayı hayatta başımıza gelen olaylar, geçmişte yaşadığımız şeyler, gelecekte olması muhtemel olayları sıklıkla düşünürüz. Aslında bu düşünme dediğimiz çoğunlukla işimize de yarar. Hayatta yere s
Çift terapisi - 22/03/2022
Çift terapisi, evli ya da sevgili ilişkisi devam eden çiftlerin birlikte katıldığı psikoterapi sürecidir. Bireysel psikoterapiden farklı olarak çift terapsinde çift ilişkisi çalışılır. Bireysel sorunlar da tabii ki çift terapisinde gündemimiz olabil
Travma Sonrası Stres Bozukluğu - 15/03/2022
Her travma yaşayan kişi Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşamak zorunda değil ama gerçekten böyle bir durumun içine girdiyse, o noktada hayatının birçok alanı kısıtlanmaya başlayabiliyor ve birçok farklı sorunlar gündeme gelebiliyor. Travma sonrası
 Devamı