#istanbul #Kadikoy #Bakirkoy #Beylikduzu #Nisantasi #Fatih #Mecidiyekoy #Sisli #Psikolojik #Danışmanlar,#Psikologlar,#Pedagoglar,#Psikiyatristler,#Aile #Evlilik #Çift #Terapisti,#Terapileri,#Çocuk #Psikoloğu,#Randevu #Telefonu 0533 373 81 23 ve 0544 7243650
Psikolojik Destek Randevu Psikolojik Danışman 0533-3738123
ekremculfa@hotmail.com
ÖLÜM OLAYI VE ÇOCUKLAR
27/04/2011 Ölüm Olayı ve Çocuk Ölümün insanoğlu tarafından kavranması, benimsenmesi çok zor bir gerçektir. İlk çocukluk yaşlarda ölüm korkutucu değildir. Çünkü belirsiz ve bulanık bir kavramdır. Çocuklar ölümle çok erken yaşlarda ilgilenmeye başlarlar. Çocuklar anne- baba konuşmalarını dinleyerek ölüm haberlerini duyarak ve ölü hayvanları görerek sorular sorarlar ve bunlardan bir anlam çıkarmaya uğraşırlar. 4 yaşındaki bir çocuk birisine ‘’İnşallah sen ölürsün!’’ dese bile çocuk ölüm kavramından uzak olduğu ve bu kavram hakkında bilgisi olmadığı için çocuk bunları istemsiz söylemiştir. 3- 4 yaş çocuğu için ölüm, uzun bir ayrılık ya da dönüşü olan uzun bir yolculuktur. Bu yaş çocukları; canlılar için geçerli olan ölümün cansızlar için de geçerli olduğunu düşünürler. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ‘’ Bir adam ölmüş, sonrada evi ölmüş’’ diyebilir. Giderek ölümün uzun bir eyleme kımıldamadan olduğu düşüncesi gelişir. Bu yaşta çocuk ‘’ Bak ben öldüm’’ der sonra ‘’ Bak ben dirildim’’ der. Bu çağda ölümün sürekli ve geri dönmez bir olgu olduğu çocuk tarafından kavranamaz. 5 yaşlarında ise ölüm uzun bir eylem ile eş anlama gelir ve yavaş yavaş çocuk için korkutucu olmaya başlamıştır. Bu yaştaki çocuğa anne çocuğu yatıştırmak amacıyla ölümün uykuya benzediğini anlatmışsa kimi çocuklarda yatağa yatmaktan uykuya dalmaktan korkuma ortaya çıkarabilirler. Yine bu yaştaki çocuklar gömülmeyle ilgili yanıtlanması güç sorular sorabilirler. Ölülerin toprak altında nasıl kımıldayabildikleri ne yiyip, ne içtikleri, nasıl hava aldıklarına ilişkin sorular olabilir. Bu sorular bu yaş çocuğunun ölümün bir son, geri dönülmeyen bir bitiş olduğu düşüncesi benim sevmekte güçlük çektiğini kanıtlar. 5-6 yaşlarındaki çocuklar ölümle hastalık ve yaşlılık arasında bir ilişki olduğunu kavramaya başlarlar. Mesela ‘’ Yaşlı, ak sakallı herkesin ölebileceğini’’ sanırlar. Ölümden uyanır gibi geri dönüleceği düşmesi baskındır. Aynen Pamuk Prenses’ in bir öpücükle dirilebilmesi gibi. Oyun çağı çocuklarının ölüm korkusu, yetişkinlerin ölüm korkusundan değişiktir. Küçük çocukların doğrudan doğruya ölümle ilgili gibi görünen korkularının altında bile yalnız kalma korkusu yatar. Genellikle 8- 10 yaşlarında ölümün yaşamın geri dönülmez bir soru olduğu gerçeği benimsemeye başlar. Ailede Ölüm Aile içindeki ölüm anne- baba ya da kardeş ölümü büyük- küçük herkesi en derinden etkiler. Yetişkinlerin ölüm karşısında yas tutarak tepki gösterirler. Ağlama, huzursuzluk, uykusuzluk, içmeden kesilme, çalışma isteksizliği, çaresizlik, duygusal karamsarlık gibi belirtilerdir. Başka bir deyişle yakınlarımızın ölümü bizde ruhsal çökkünlük yaratır. Çocukların tepkisel davranışları ise daha farklıdır ve daha şaşırtıcı olabilir. Çocukları üzen ortada kalmışlık duygusudur. Kimileri ise ruhsal anlamda kötü bir süreç geçirebilirler. Durup dururken olmayacak şeyler isterler ,yersiz gülerler, başsağlığına gelenlerin önünde aileyi utandıran soytarılıklar yaparlar. Aileler bu davranışları anlamaz ve anlam veremezler. Çocuğun bu tepkilerin sebepleri ölümü yadsıma (inkar) yoluyla kendini savunmasıdır. Çocuğun bundan çok rahatsız eden şey anne- babaların onu bırakıp gitmesi ve onlara duyduğu öfkesidir. Çocuk çok sevdiği anne- baba- kardeş yitimini kaybetmeye inanmaması sonucunda ortaya ruhsal belirtiler çıkabilir. Ruhsal belirtiler ise şu şekilde olabilir; gece korkuları, karabasanlar, titreme nöbetleri, belirsiz bedensel yakınmalar, iç sıkıntılar, bayılma, dalgınlık, okul başarısızlığı vb gibi faktörler olabilir. Sonuç olarak kaybedilen anne- babanın boşluğunu kimin dolduracağına ya da çocuğun kurduğu ilişkiye bağlıdır. Aileler Neler Yapmalı ve Nelerden Kaçınmalıdır? 1)Anne- yada babanın ölümünde sağ kalan eşe çok ağır görevler düşmektedir. İlki belki de en zoru ölüm haberini çocuğa duyurmaktır. Bu görev başkasına bırakılmamalıdır. Çocuk acı haberi sığınacağı ve dayanacağı kişiden duymalıdır. Gerçek çocuktan uzun süre gizlenmemelidir. Sağ kalan anne ya da baba kendini toparladıktan sonra bu zor görev daha çok geciktirilmeden yapılmalıdır. Bu bekleme birkaç haftayı geçmemelidir. 2)Çocuk ölüm sonrasında başka bir şehre gönderilememeli. En büyük yanlışlardan biri bu süreçte çocuğu eğlendirmeye çalışmaktır. Bu tutum yaslı havayı gören ve sezen bir çocuk için büsbütün us (akıl) karıştırıcıdır. 3)Gerçek açıklandıktan sonra yas tutanların yaslarını çocuktan gizlemek için aşırı bir çaba göstermeleri gerekmez. 4) Çocuk ölümü yadsıma davranışı içine girmişse bekleyin ve anlayışlı davranın. Bu durum genellikle birkaç haftadan çok sürmez. Çocuk taşkınlık etse bile yaralayıcı sözlerden kaçının. 5)Çocuğun sizlere soru sormasını destekleyin. Çocuğunuza onun hep yanında olacağınızı ve yaşamınızı birlikte yürüteceğinizi anlatın. 6)Özellikle okul çağına gelmemiş çocukları gömme törenlerinden uzak tutun. 7)Çocuğunuza ‘’Annen ya da baban Tanrı’nın sevdiği kulu olduğu için erken öldü’’ gibi açıklamalar yapmaktan kaçının. 8)Yanıtlayamadığınız sorularınız olursa açık 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Stres Nedir? Trafikte Stres Nedir? Nasıl Başa Çıkılır? - 09/06/2011 |
Stres Nedir? Trafikte Stres Nedir? Nasıl Başa Çıkılır? |
Anne Olmak - 23/05/2011 |
Anne Olmak |
Östrojen Hormonu ve Erkek Psikolojisi - 16/05/2011 |
Östrojen Hormonu ve Erkek Psikolojisi |
Diyet ve Psikoloji - 12/05/2011 |
Diyet ve Psikoloji |
Psikoloji Beyinde Nasıl Oluşur? - 10/05/2011 |
Psikoloji Beyinde Nasıl Oluşur? |
Spor Alzheimer Riskini Azaltıyor - 09/05/2011 |
Spor Alzheimer Riskini Azaltıyor |
Renk Psikolojisi - 05/05/2011 |
Renk Psikolojisi |
İş Stresi Nedir? - 04/05/2011 |
İş Stresi Nedir? |
Yüz İfadeleri - 04/05/2011 |
Yüz İfadeleri |
Devamı |